Taze haber var! Öğrendik ki Yumiyum Mynet tarafından satın alınmış. Servisin sahiplerini, geliştiricilerini tebrik ediyorum. Bu ilk satın alma değil web pazarında herkes az çok takip ediyordur zaten. Yalnız bu satın almalar konusunda bir kaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Detayını bilmiyorum, yanılıyor olabilirim. Ama bu Yumiyum satışında kapıldığım hissi paylaşmalıyım.
Yumiyum bir del.icio.us klonu, ancak iki servisin farklı pazarlarının oranı dikkate alınsa bile yine de Yumiyum del.icio.us kadar ilgi göremedi. Bir sürü sebebi var bunun tabi ki: del.icio.us kullanmak daha eğlenceli çünkü oturmuş bir sistem ve içerik yoğunluğu yeni şeyler keşfetme şansı daha fazla; dünyanın bir çok ülkesinden kullanıcılar tarafından kullanılıyor bu da yerel bookmarklara ulaşma şansına sahibiz demek; yine en güncel yenilikler oradan gecikmesiz takip edilebiliyor… Bunların yanında Türkiye’de henüz alışkanlıklar arasına girmedi web uygulamalarını masaüstü yazılımlarına tercih etmek. Tarayıcıya bookmark eklemek daha kolay geliyor insanlara. Uzadı ama son bir önemli nokta: Henüz paylaşmanın keyfine varamadı Türkler.
Tüm bu nedenlerden dolayı, sanki Yumiyum sahipleri biraz hayal kırıklığına uğradılar ve heveslerini kaybettiler. İmkanlarının kısıtlı olmasını göz önünde bulundurdular ve teklif geldiğinde servisi hemen elden çıkardılar. Tahminim bu yönde. Bu tahminimi destekleyecen nokta da Yumiyum’um Türkiye’deki nispeten daha çok kullanılan, daha popüler rakiplerinin yerine Mynet’in satın alma tercihini Yumiyum’dan yana kullanması. Diyorum ki, Linkibol ve Bağcık sahipleri potansiyellerinin farkında olarak Mynet’e satışı için servisin gerçek bedelini talep ettiler. Mynet için de bu fiyat fazla geldi. Veya satış konusunda Mynet’le görüşmediler bile belki de.
Anlıyorum ki aynı konseptteki bu üç servisten ikisi (ucuza) satıştan yana değil de, servisin kendi özünde büyümesinden yana, çünkü hem kendilerinin hem de servislerinin potansiyelinin farkındalar.
Şuraya varalım. Oyyla pling kullanarak yapılmış, Guy Kawasaki Truemors geliştirilmesinde WordPress altyapısından faydalanmış. Yani hazır sistemler ile teknik anlamda basit uygulamaları geliştirmek artık saatler alıyor. Kaldı ki CGI’lar arasında en popüler olan PHP’nin öğrenilmesi de günler içinde başarılabilir. Sıradan bir kullanıcının web servisi oluşturup piyasaya sürmesi gayet kolay.
Zaten yenilik adına bir şey bulamadık bugüne kadar Türkiye’de. Klonlar var ve/veya sıradan fikirler üzerine uygulamalar var. Ortağı olduğum kafeindirim.com da gayet sıradan bir fikir, kabul ediyorum.
Ama önemli olan fikrin sıradanlığı veya klonlamak değil. Paul Graham der ki, kimsenin yeni fikir için düşünmesine gerek yok, internette halen başarılı olan o kadar kötü uygulamalar var ki, onlardan birinin fikrini seçin ve daha iyi uygulayın. Başarı kaçınılmaz olacaktır. O zaman potansiyeli açık olan bir servise gerektiği değeri kazandırmak, asıl çalışma alanımız olmalı. Ne yazık ki Türk girişimlerinde henüz böyle bir olgu gözlemleyemedim.Yeterli sermayeye sahip olmak belki elinizde değil ama fikrinize/servisinize güvenmek ve onun için heyecanlanmak tamamen elinizde.
Gayet basit bir amaç var diyelim: Para. Şu anda 3 kuruşa servisinizi satıp ardından tüh demek mi istersiniz, yoksa sabredip, çalışıp tüh dedirtmek mi.